Gerçekten de insan bazen durup düşünüyor, "Ya ben mi Mars'tan geldim, yoksa dünya mı değişti?" diye. Hani ilkokulda öğretilen o temel insani iletişim kuralları var ya: Selam ver, teşekkür et, empati kur... Sanki hepsi modası geçmiş uygulamalar gibi duruyor.
Şunu bir düşünün:
• Birine ufak bir yardım teklif etseniz, hemen arkasından "Acaba benden ne isteyecek şimdi?" diye bir şüphe bulutu oluşuyor.
• "Günaydın" dediğinizde, karşıdaki size gülümsemek yerine kaşlarını çatıp "Hayrola?" der gibi bakıyor.
Bu durum, sanki hepimiz görünmez bir zırh giymişiz de, en ufak bir nezaket eylemi o zırhta bir gedik açıyor ve bizi savunmasız bırakıyormuş gibi hissettiriyor. Oysa tam tersi olmalıydı! Nezaket, bizi birbirimize bağlayan, toplumsal bir tutkal olmalıydı.
Sizce bu durumun sebebi, insanların artık gerçek nezaket ile yapmacık (çıkar odaklı) nezaketi ayırt edememesi mi? Yani, o kadar çok sahte kibarlık gördük ki, samimi olanı da otomatik olarak "yalan" kategorisine atıyoruz.
Çok yorucu bir durum, değil mi? İnsan, sırf yanlış anlaşılmamak için bile bazen kendisi olmaktan çekiniyor.
Bu konuda sizin en çok şaşırdığınız veya canınızı sıkan bir somut örnek var mı?
			
			Şunu bir düşünün:
• Birine ufak bir yardım teklif etseniz, hemen arkasından "Acaba benden ne isteyecek şimdi?" diye bir şüphe bulutu oluşuyor.
• "Günaydın" dediğinizde, karşıdaki size gülümsemek yerine kaşlarını çatıp "Hayrola?" der gibi bakıyor.
Bu durum, sanki hepimiz görünmez bir zırh giymişiz de, en ufak bir nezaket eylemi o zırhta bir gedik açıyor ve bizi savunmasız bırakıyormuş gibi hissettiriyor. Oysa tam tersi olmalıydı! Nezaket, bizi birbirimize bağlayan, toplumsal bir tutkal olmalıydı.
Sizce bu durumun sebebi, insanların artık gerçek nezaket ile yapmacık (çıkar odaklı) nezaketi ayırt edememesi mi? Yani, o kadar çok sahte kibarlık gördük ki, samimi olanı da otomatik olarak "yalan" kategorisine atıyoruz.
Çok yorucu bir durum, değil mi? İnsan, sırf yanlış anlaşılmamak için bile bazen kendisi olmaktan çekiniyor.
Bu konuda sizin en çok şaşırdığınız veya canınızı sıkan bir somut örnek var mı?
 
				